Salih Omurtak Cd. No :37 Sefa İş Mrk. Kat:3 No:305
Çorlu / Tekirdağ

0 282 654 29 29
[email protected]

Genel olarak öğrenme konusunda, özellikle de yabancı dil öğrenme bağlamında irdelemelerimize, düşünce, bilgi ve deneyim yumaklarının ipuçlarını yakalamaya ve bunları okurlarımızla paylaşmaya devam ediyoruz.
Saygı ile andığımız Bedri Rahmi Eyüboğlu şöyle diyor bir şiirinde:
"En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Ninniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime aslan ağzında
Her kelimeyi dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın."
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Şair böyle diyor da, nasıl olacak bu iş? Kolay mı kendi dilimizden başka iki dil daha öğrenmek? İki dilden vazgeçtik; bir dil diyelim.

Kolay değil elbette. Ancak verilecek yanıt belli: öğrenirken yüreğimizle öğreneceğiz. Öğrendiklerimizi kendimize mal ederek, kanımıza, iliğimize kadar sindireceğiz. Belleğimizde, anılarımızda yer etmesini sağlayacağız. Limanda gemiyi sabitlemek için demir atar gibi. Beynimize çıpalarla, çengellerle tutturacağız adeta bilgi parçacıklarını. Yaşamın akışı içinde, beş duyumuzla ve altıncı hissimizle ilişkilendireceğiz öğrendiğimiz bilgi parçacıklarını.

Nasıl mı? İşte birkaç örnek: Kişileri anlatmakta kullanabileceğiniz sıfatlardan diyelim ki "kurnaz" sözcüğünü ya da "cömert", "kavgacı", "çalışkan" gibi sözcükleri bellemek durumundasınız. Bunlardan her biri için yakın çevrenizde bu sıfatları yakıştırabileceğiniz kişileri bulmanız kolay olacaktır. Bu eşleştirmeyi yaparak bellemeye çalışın sözcükleri. Ben burada isim vermeyeyim ama siz o ismi özellikle belirleyin. "A kişisi çok kurnazdır. Onunla ilişkilerimde dikkatli olmalıyım," ya da "B kişisi çok cömert; onu herkes seviyor," gibi cümleler kurduğunuzda o sıfat o kişi ile özdeşleşeceği için daha kolay akılda kalacaktır.

İngilizceye atıfta bulunarak diyelim ki "olağandışı" ya da "alışılmadık" anlamına gelen "unusual" sözcüğünü bellemek istiyorsunuz. Yine varsayalım ki "avokado" meyvesinin tadı size oldum olası alışamadığınız yabancı bir tat olarak gelmiştir. Öyleyse, şöyle diyebilirsiniz: "Avocado has an unusual taste for me. I don´t think I´ll ever get used to it."

Bazen sözcükleri uyaklardan (/kafiyelerden) yararlanarak anımsayabiliriz: "My nest is best." Tam karşılığı kuş yuvası olan ancak eğretileme (/mecaz) olarak ev ya da yuva anlamına gelen "nest", daha yaygın olarak bilinen "best" sayesinde kolayca akla gelebilir.

"Birds of a feather flock together," (Aynı tüy yapısına sahip kuşlar birlikte sürü oluştururlar; yani, "huyu suyu aynı olanlar hep bir arada görülürler") atasözünde de "together" ile uyaklı olan "feather" bu ses uyumu sayesinde daha kolay hatırlanabilir.

"An apple a day keeps the doctor away," (Günde bir elma yenirse doktora yolunuz düşmez.) sözü de benzer özellikler nedeniyle kolay anımsanabilir. "See you later, alligator," gibi şaka yollu, tekerleme tarzı kullanımlardan da yararlanılabilir.

İlk duyduğunuzda, "Bu ifade benim çok işime yarayabilir," diyebileceğiniz sözleri not edin ve bir süre yanınızda bulundurup her fırsatta tekrarlayın. Bu bir kalıplaşmış ifade ya da bir atasözü olabilir.

Sözcükleri, tamlamaları ya da cümleleri hangi bağlamda, hangi ortamda öğrendiğinizi anımsayın. Belli bir olay nedeniyle söylenmiş, kullanılmış sözler o olayla birlikte akılda kalır. Benzer bir durumla karşılaşıldığında o sözü kullanarak o sözün sizde yerleşmesini sağlayabilirsiniz.

Yazarak, dinleyerek ya da okuyarak tekrar etmenin yararı büyük. Biri şöyle demişti: "Through constant repetition, even a monkey learns." (Sürekli tekrar ederek bir maymun bile öğrenir.)

Bir cümlede belli sözcüklerin yerine başka sözcükler koyarak benzer cümleler türetebilirsiniz. Örneğin:

Mike doesn´t work in a factory. > Mike doesn´t live in a factory. > Mike doesn´t work in a college. > Jack doesn´t study in a college. > Jack doesn´t teach in a school. …..

Bu tür alıştırmalara "drill" adını veriyoruz İngilizcede. "Drill" aynı zamanda matkap anlamına gelir. Bu alıştırmalarda, tıpkı bir matkap ucunun delik delerken yaptığı gibi, döne döne belli bir kalıp-ifade pekiştirilmektedir.

Alışılmış örneği vereceğim: Öğrenilen sözcük ya da kalıp-ifadeleri tuğlaya benzetelim. Elinizdeki tuğla sayısı diyelim 300 ise, bunlardan bir duvar örebilirsiniz. Eğer 3000 tuğlanız birikmişse, bir ev inşa edebilirsiniz. İngilizceyi aktif olarak kullanma düzeyiniz, edindiğiniz, kendinize mal edebildiğiniz sözcük ve gramer bilgisiyle doğru orantılıdır.

Bir köşe yazısı çerçevesinde verebileceğimiz örnekler bu kadar. Bunun çok daha fazlasını siz öğrenim süreciniz içerisinde kendiniz keşfedeceksiniz. Haydi yolunuz açık olsun.