Salih Omurtak Cd. No :37 Sefa İş Mrk. Kat:3 No:305
Çorlu / Tekirdağ

0 282 654 29 29
[email protected]

Sorarım size: Kaç kişi başladığı işi aynı kararlılıkla sürdürebiliyor? Kendimizi bu konuda eleştirirken, demez miyiz, "Arkadaş, Türk gibi başlayacak, İngiliz gibi bitireceksin". Neden? Çünkü biz bir işe paldır küldür girer, genelde yarı yolda bırakır, sonunu getiremeyiz. Herkes kendinden, kendi çevresinden buna örnekler bulabilir.

Yıllar önce Istanbul´da Robert Kolej kampüsünde yamacı yürüyerek tırmanıyordum. Hemen yakınımda spor giysileri içinde bir Amerikalı durdu. Bize doğru koşarak yaklaşan birkaç gence eliyle bir çizgiyi işaret ediyordu. Belli ki okulun öğretmenlerinden biri, belki de atletizm yarışmalarına hazırlanan sporcu öğrencileri çalıştırıyordu.

Onlara seslendi: "All the way through, all the way through!" Koşuculardan bazıları daha bitiş çizgisine varmadan koşuyu bitirmeye yeltenmişlerdi. Çalıştırıcı onları, "Sonuna kadar, çizgiye kadar devam!" diye uyarıyordu. İşte bu olay hep aklımdadır. Etkilenmiştim, "çizginin sonuna kadar" diretmesinden.

Kurslarda ilk düzey sınıfların sayısı genelde daha çoktur. Birinci düzeyde üç-beş sınıf varsa, daha üst düzeylerde bir-iki sınıf vardır. Sınıflar başlangıçta kalabalıktır. Düzey yükseldikçe sınıflar tenhalaşır. Devamsızlıklar başlar, mazeretler, bahaneler bulunur. İş savsaklanır.

Aslında bu yolda zorluklar, engeller az değil. Belli gün ve saatlerde aksatmadan, sıcak-soğuk, yağmur-çamur demeden derse gitmek zordur; disiplin ister. Öğrenim ücreti, kitap giderleri belli bir gedik açar bütçede. Her aşamada sağanak gibi yağan bilgiyi ve yeni sözcükleri beynimizde istiflemek, onları özümsemek, bir sistem içine oturtmak bir beyin kıvraklığı gerektirir. Dilimizi, kulağımızı yeni seslere alıştırmak için melekelerimizi bir hayli zorlarız. Sınıf ortamı içinde, sosyal ilişkileri de gözeterek rahat davranabilmek, içe dönük insanları sıkıntıya sokar. Bütün bunlar bize adeta "Hodri meydan! Göster kendini!" der. İşte, bu engelleri birer birer aşmaya çalışırken yılgınlık gösterenler, olayı gözünde büyütenler vazgeçme kolaycılığına kapılırlar.

Devam edenler yok mudur? Vardır elbet. Hedeflerine ulaşmakta kararlı olanlar, emellerine nail olmayı gerçekten isteyenler zorluklara karşın öğrenme çabasını sürdürürler. Onlar bilirler ki sonuca varmakta azim ve kararlılık şarttır.

Tabii bu, kişinin kendisiyle ilgili bir karar almasını gerektirir: "Başladığım işi bitirinceye kadar dişimi sıkacağım," demelidir kişi.

Öte yanda, ona yeni bir şeyler öğretme sorumluluğunu üstlenenler de işi kolaylaştırmak için ne gerekiyorsa yapmalıdır. Benzetmek yerindeyse, yeni bir dil öğrenen kişinin tırmandığı patikadaki dikenleri, molozları temizlemeli, onun önünü açmalıdır. Hatta o arada çevresindeki güzellikleri de görmesine zemin hazırlayarak süreci zevkli hale getirmelidir.

İlaç üreticileri ne yapar? Tadı acı olan bir ilacın üzerini tatlı bir madde ile kaplayarak onu yutulması kolay, renkli, sevimli bir draje haline getirirler. Hatta bazıları bunun bir de efervesan tabletini yaparak ilacı, suya konulduğunda seyretmesi bile güzel olan kabarcıklarla dolu, renkli, hoş kokulu bir içecek haline dönüştürürler. Böyle bir ilacı kim kullanmaz ki?

İşte biz dil öğreticileri de böyle düşünerek işimizi yaptığımızda, öğrencilerimiz daha çok destek bulacak ve yüreklendirilmiş olacaklardır. Onların giriştikleri dil öğrenme süreci kesilmeyecektir. İngilizlere atfedilen o "bitirme kararlılığını" onlar da gösterecektir.

Özetle şunu diyebilirim ki, çağdaş dünyayı daha iyi anlamak ve onun nimetlerinden yararlanmak için İngilizce veya benzeri bir dünya dilini bilmek gerekiyor. Bunda hemfikir miyiz? Öyleyse geriye ne kalıyor?

Hedefinizi belirlemek,
Olanaklarınızı ve önceliklerinizi buna göre düzenlemek,
Yolunuza bir engel çıktığında vazgeçmek yerine onu aşmak için çözüm üretmek,
Sonunda emellerinize nail olmanın getireceği güzellikleri düşünmek,
Bu arada, bunları yapabilmenin size katacağı özgüveni ve başarma duygusunu hep canlı tutmak ve bunun da tadına varmak,
Böylece o sözünü ettiğimiz "bitirme çizgisine" ulaşmak.
YOLUNUZ AÇIK OLSUN!